1928 yılında Amsterdam’da düzenlenen FIFA toplantısında Henri Delaunay’ın bir Dünya Kupası düzenleme teklifi kabul edildi. 1930’daki ilk kupayı düzenlemesi muhtemel 5 aday vardı. İtalya, Hollanda, İspanya, İsveç ve Uruguay…
1924 ve 1928’in Olimpiyat Şampiyonu Uruguay, inanılmaz bir teklifle diğer rakiplerini alt etti. 2 milyon nüfuslu bu küçük ülke, katılımcı ülkelerin tamamının ulaşım ve otel masraflarını ödeyecekti. 1930 Uruguay’ın bağımsızlığının 100’üncü yılıydı. Ancak seçimi kaybeden 4 ülke de Uruguay’a gitmeyeceğini açıkladı.
Som altından kupa
Başkent Montevideo’da bir stat yapılması gerekiyordu. Adına Centenario (yüzüncü yıl) denilen stadın, turnuvanın açılışına yetişmesi zor görünüyordu. Sırf bu yüzden ev sahibi Uruguay’ın ilk maçı, kupanın başlangıcından 5 gün sonra yapılacaktı.
1946 yılında Jules Rimet Kupası adını alacak ilk kupa, Fransız heykeltıraş Abel Lafleur’e ısmarlanmıştı. Som altından yapılan ve “Zafer” adıyla da anılan kupa, 35 santimetre uzunluğunda, 3 kilo 800 gram ağırlığındaydı. Sekizgen kupanın üzerinde Yunan zafer tanrıçası Nike’yi simgeleyen bir heykelcik vardı.
Avrupalılar ilgisiz
Uruguay’a Avrupa’dan gelmek isteyen pek yoktu. Jules Rimet ve Henri Delaunay’ın ülkesi Fransa’nın yanı sıra, Belçika, Romanya ve Yugoslavya, Uruguay’a gitme kararı aldı. Avrupalılar aynı gemide idman yaparak gittiler Uruguay’a. Aynı gemiye sonra Brezilya da bindi. Kupanın da o gemide olduğunu söylersek, eğlenceyi varın siz düşünün.
4 Avrupa takımı ve ev sahibi dışında 8 takım daha vardı. Bir üçlü, üç de 3’lü grubun birincileri yarı finale yükselecekti. Uruguay’ın komşusu ve ezeli rakibi Arjantin, İngiliz ve İskoç ağırlıklı kadrosuyla ABD ve yeni yeni siyahi oyuncuları kadroya almaya başlayan Brezilya iddialı görünüyordu.
İlk gol Peugeot işçisinden
Turnuvanın açılışında 13 Temmuz 1930’da Montevideo’daki Pocitos Stadı’nda Fransa ile Meksika karşı karşıya geldi. 19’uncu dakikada Peugeot fabrikası işçisi 23 yaşındaki Fransız Lucient Laurent, kupa tarihinin ilk golünü attı. Fransa, 4-1 kazandı.
4 takımlı tek grupta en önemli maç, Arjantin ile Fransa arasındaydı. Arjantin 81. dakikada Monti’nin frikik golüyle 1-0 öne geçti. 84’te Langiller beraberlik golüne gidiyordu. Ancak Brezilyalı hakem Almeida Rego, düdüğünü çalıp maçı bitirdi.
Ortalık karıştı tabii ki… Fransızlar, hakemin üzerine yürürken, Arjantinliler sahaya dalıp galibiyeti kutlamaya başladılar. Atlı polis sahaya girdi. Hakemler geç de olsa hatayı fark ettiler. Takımlar sahaya çağırıldı. Son 6 dakika oynandı ama iş işten geçmişti.
Peru duvarını aştı
Arjantin, Meksika karşısına çıkarken üniversite sınavı nedeniyle ülkesine giden Manuel Ferreira’dan yoksundu. Onun yerine sahaya çıkan Guillermo Stabile 3 gol atarak milli takımdaki yerini kaybetmemek üzere aldı.
Uruguay, kupa başladıktan 5 gün sonra yeni statta Peru önüne çıkıyordu. Kalesinin önüne duvar örmüştü Peru. Ev sahibi takım, 100 bin kişinin önünde bu duvarı aşmakta zorlandı. Geçmişte kolunun bir kısmını kazada kaybeden Castro 65’inci dakikada beklenen golü attı. Uruguay, Romanya karşısında rahat bir 4-0’lık galibiyet alarak yarı finale yükseldi.
Avrupalıların etkisi
Brezilya 1930 yılında bugünkü gibi bir futbol gücü değildi. Yugoslavya karşısında 2-1 kaybederek yarı finale uzaktan baktılar. ABD ise Britanya kökenli futbolcuları ve dönem için hayli yenilikçi duran kontratak taktiğiyle Belçika ve Paraguay engellerini kolayca geçip yarı finale çıkıyordu.
6-1 ile gelen finaller
Arjantin, yarı finalde Birleşik Amerika’yı buldu. Tekmeci Monti’nin golüyle ilk yarıyı 1-0 önde kapattı Arjantin… Gol krallığına giden Stabile’nin ve Peucelle’in ikişer golleri farkı getirdi. Maç sonunda skor 6-1’di ve Arjantin finaldeydi.
Uruguay, seyirci desteğiyle çıktı Yugoslavya karşısına… 4’üncü dakikada Yugoslavya öne geçtiyse de hakemlerin de fazlasıyla etkilendiği baskı sonucunu verdi. Tartışmalı hakem kararları, bu baskının sonucuydu. 6-1 kazanan Uruguay da kendisini finalde buldu.
Hakeme güvenlik garantisi
Plata Nehri’nin ayırdığı iki ülke finaldeydi. Arjantin’den seyirciler teknelerle Montevideo’ya geliyordu. Maç öğlen 2’de başlayacaktı. Kapılar sabah 8’de açıldı. 100 bin kişilik stada güvenlik nedeniyle 90 bin kişi alınmıştı. Maçın Belçikalı hakemi John Langenus, Uruguay hükümetinden kendisi, yardımcıları ve ailesi için güvenlik garantisi istemişti. Langenus, bununla da kalmamışlar çıkarsa maçın bitiminden bir saat sonra limandan ayrılmaya hazır olacak bir tekne talep etmişti.
İki takım da maçın kendi topuyla oynanmasını istiyordu. Para atışını kazanan Arjantin’in topuyla ilk yarıda, Uruguay’ın topuyla ise ikinci yarıda oynanacaktı.
Kupa ev sahibinin
12’de Uruguay, Pablo Dorado ile öne geçti. Ama Peucelle ve Stabile devre bitmeden Arjantin’i 2-1’e taşıdılar. İkinci yarıda Uruguay resitali vardı. Cea, Iriarte ve Castro’nun golleriyle 4-2 kazandı ev sahibi.
Uruguay Kaptanı Jose Nasazzi’nin ellerindeydi kupa. 32 yaşındaki teknik direktör Alberto Suppici de ilk olma onurunu yaşıyordu.
İlk Dünya Kupası finali belki La Gazzetta dello Sport’ta haber olarak bir sütundan fazla yer almadı ama Güney Amerika’da yaşam durmuştu. Ve bir büyük turnuva doğmuştu.