İyi Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, TBMM’de görüşülen ‘sansür yasası’ teklifine ait olarak, “Bu kanun teklifinin de asıl emeli tek adam rejimiyle tavan yapan baskılara karşın ayakta kalmaya çalışan medya kuruluşlarını ve toplumsal medyayı denetim altına almaya çalışmaktır” dedi.
İyi Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, TBMM Genel Kurulu’nda dün ‘sansür yasası’ teklifine ait kelam aldı. Ataş, şunları söyledi:
“Amaç yandaşa kamu kaynaklarını seferber etmek değil, birçoğu ekonomik olarak iflasın eşiğinde olan mahallî basının desteklenmesi olmalı”
“Kanun teklifinin görüşülen unsuru, resmî ilan ve reklamların verilebileceği internet haber sitelerinin kamuoyuna duyurulmasını amaçlamaktadır. Resmî ilan ve reklamların internet üzerinden yayın yapan haber siteleri üzerinden yayınlanması ve bu formda internet haber sitelerinin desteklenmesini olumlu buluyoruz, lakin bunun adaletli ve şeffaf yapılması gereklidir. Ayrıyeten mahallî radyo ve televizyon kanallarının da Basın İlan Kurumu kapsamına alınması gerekmektedir. Gaye yandaşa kamu kaynaklarını seferber etmek değil, birçoğu ekonomik olarak iflasın eşiğinde olan mahallî basının desteklenmesi olmalıdır.
“Bu teklifin maksadı tek adam rejimiyle özgür basını ve toplumsal medyayı denetim altına almak”
Üç başka profesyonel medya takip izleme şirketi datalarına nazaran, 2020 yılında yazılı basında kamu bankaları yandaş basını reklama boğarken muhalif basına bir santimlik bile yer vermemiştir. Yandaş basını, basın yayın organlarını reklama, paraya boğarken hakikaten tirajı yüksek gazete ve daha çok takip edilen görsel medyaya eleştirel yaklaştığı için reklam vermemektedir. Yani, AKP iktidarı elinde tuttuğu kamu gücünü Basın İlan Kurumu’nun ilan ve reklam hakkı iptalleriyle, Bağlantı Başkanlığı’nın basın kartlarını yenilememesiyle, RTÜK’ün cezaları ve açılan davalarla iktidarla birebir çizgide olmayan medya kuruluşlarını baskı altına alma aracı olarak kullanmaktadır. Bu kanun teklifinin de asıl hedefi tek adam rejimiyle tavan yapan baskılara karşın ayakta kalmaya çalışan medya kuruluşlarını ve toplumsal medyayı denetim altına almaya çalışmaktır.
“Devlet imkânları yandaş medyaya aktarılırken muhalif medyaya cezalar yağdırılmaktadır”
Demokratik bir devlette olmazsa olmaz kurumların başında özgür basın gelmektedir. Bugün Türkiye’de 697 televizyon kanalı, ulusal, lokal ve bölgesel olmak üzere toplam 2 bin 165 gazete bulunmaktadır. Bugün gelinen noktada bu televizyon kanalları ve gazeteler içerisinde iktidarla tıpkı çizgide olmayan yahut bağımsız olarak tanımlanan basın kuruluşlarının oranı yüzde 5’i bile geçmemektedir. Buna karşın iktidar, RTÜK ile Basın İlan Kurumu’nu iktidarla birebir çizgide olmayan medyanın üzerinde kılıç üzere sallamaktadır. RTÜK 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren bu bağımsız formda yayın yapmaya çalışan medya kuruluşlarına toplam 109 ceza verirken yandaş medyaya verdiği ceza yalnızca 3 tanedir. RTÜK 2021 yılında hükûmetin siyasetlerini eleştiren kanallara toplamda 21,5 milyon lira ceza kesmiş, buna rağmen haklarında 100 binin üzerinde şikâyet bulunan yandaş basına ise hiç ceza kesmemiştir yani yüzde 5’e 21,5 milyon ceza, yüzde 95’e yalnızca sıfır lira ceza. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adalet anlayışı işte budur. Devlet imkânları yandaş medyaya aktarılırken muhalif medyaya cezalar yağdırılmaktadır. Durum böyleyken çıkıp basın kanunu çıkarıyoruz demek; iki yüzlülüktür, samimiyetsizliktir. Bu basın kanunu değildir, olsa olsa bu, bana yasal hak, sana yasak kanunudur. Bu zihniyetin artık ülkeye de basına da faydalı bir düzenleme yapması beklenemez.
“15 binin üzerinde gazeteci işsiz”
Türkiye genelinde 50 bin gazeteci bulunmaktadır. Yazılı, görsel ve işitsel basında 15 binin üzerinde gazeteci işsizdir. Lokal basın ekonomik dertler içinde ömür uğraşı vermektedir. Reklam gelirleri adaletsiz dağıtılmaktadır. Ülkemiz basın özgürlüğü sıralamasında en son sıralarda yer almaktadır. Tüm bunlara karşın AKP basını daha da yıpratacak, sansürü ve baskıyı daha da artıracak, basın özgürlüğünü büsbütün bitirecek bir teklifi getirmiştir. Buradan tüm basın çalışanlarına sesleniyorum: ÂLÂ Parti iktidarında bu istibdat devri sona erecektir. Sansür, baskı, adaletsizlik son bulacaktır. Yalnızca bir kısma yakın basın değil muhalif, yandaş üzere ayrımlar olmadan tüm basın çalışanları, tüm gazeteciler özgürce işini yapacaktır. Demokrasinin olmazsa olmazı basının özgürlüğü teminat altına alınacak, kamu kaynakları, belediyeler, kamunun şirketleri hakkında reklam alamam dehşetiyle haber yapamayan mahallî basının önündeki bu pürüzler büsbütün kaldırılacaktır. Çok az kaldı.” (ANKA)