Uruguay, 1930’da olanlara çok kızmıştı. Dünya Kupası zaferi güzeldi ama Güney Amerika’ya teşrif etmeyen Avrupalılara karşı bir çeşit nefret duygusu geliştirmişlerdi. Bu yüzden de 1934 Dünya Kupası’nın İtalya tarafından organize edilmesine hemen olumsuz yanıt verdiler. Gitmeyeceklerdi.
Bu kupada gruplar yoktu. 16 takım birbirleriyle eşleşiyor ve tek maçlı eliminasyon sistemiyle finale kadar gidiyorlardı. Yani ilk turda elenenler sadece bir maç yapıp ülkelerine döneceklerdi.
Dedesi İtalyandı(!)
Ev sahibi İtalya’nın başında Vittorio Pozzo vardı. Pozzo, tam da faşist lider Benito Mussolini’nin istediği türden bir disiplinle takımı yönetiyordu. Takımın iskeleti Güney Amerikalılardan oluşuyordu. Arjantinli Monti 4 yıl önce tekmeleri ve golleriyle ön plana çıkmıştı. Büyük dedesi (!) nedeniyle artık İtalya’daydı. Yine Arjantinli Orsi ve Guaita da, Pozzo’nun takımındaydı. Ama İtalya’nın en büyük yıldızı Inter’in gözbebeği Giuseppe Meazza’ydı. Meazza, 40’larda Beşiktaş’ın hocası olacaktı.
İtalya, ilk turda 4 yıl öncesinin yarı finalisti ABD’yi perişan etti. Schiavio’nun 3 golüyle coşan İtalya 7-1 kazanıyordu. 4 yıl öncesinin finalisti Arjantin’de o ekipten kimse kalmamıştı. İsveç karşısında 3-2 kaybederken dünya futboluna 30 yıl sonra geri dönmek üzere sahneden çekildiler. Brezilya da, İspanya karşısında 3-1 kaybedip elenenler kervanına katıldı. Çekoslovakya’nın ilk turdaki rakibi Romanya’ydı. İlk yarıyı yenik kapatan Çekoslovaklar, Puc ve harika sol iç Nejedly’nin golleriyle 2-1 kazanıyordu.
İtalyan formülü
Ve Avusturya… Tuna Ekolü’nün temsilcisi. Teknik direktör Hugo Meisl yönetiminde öyle yumuşak, öyle müthiş bir pas trafikleri vardı ki; onlar için Das Wunder Yeam (Harika Takım) lakabı uygun görülmüştü. Takımın santrforu Matthias Sindelar, nam-ı diğer Kağıt Adam, incecik vücuduyla öyle yaratıcı figürler sergiliyordu ki, Meisl o bölgede fizikli bir oyuncu oynatma fikrinden vazgeçmişti. İşte bu Avusturya az daha ilk turda gümbürtüye gidiyordu. Fransa önünde ancak uzatmada 3-2 kazanıyorlardı. Bir başka Tuna Ekolü takımı Macaristan da kupa tarihinin ilk Afrika takımı Mısır’ı 4-2 ile geçiyordu.
Çeyrek finalde ev sahibi İtalya’nın rakibi İspanya’ydı. İspanya, Reguiero ile öne geçtiğinde İtalyan taraftarlar paniğe kapılmıştı. Öyle ya büyük Zamora’ya nasıl gol atacaklardı? İtalya’nın formülü kısa sürede ortaya çıktı. Pizziolo, serbest atışı kullandı. Schiavio, Zamora’yı net bir faulle engelledi. O yerdeyken Ferrari golü atıverdi. Uzatmada gol olmayınca iş ikinci maça kaldı.
Nazi bayrakları
Tekrar maçında sakat Zamora yoktu. 4. dakikada İspanyol sol açık Bosch sakatlandı. O zamanlar oyuncu değişikliği yoktu. 10 kişi kalmıştı konuk ekip. 11’de Orsi’nin kornerine Meazza yükseldi. Elle karışık bir kafayla maçı tek golünü atıverdi efsane. Son 4’teydi İtalya.
Avusturya ve Macaristan arasındaki maçta herkes güzel futbol bekliyordu. Ama sahada kavga vardı daha çok. Sindelar ve Horvarth’ın performansları galibiyeti 2-1 ile Avusturya’ya getiriyordu.
Çeyrek finalde Almanya’nın rakibi İsveç’ti. Hohmann’ın iki golü, Otto Nerz’in öğrencilerini ve Nazi bayraklarıyla turnuvaya gelen taraftarları mutlu ediyordu. Çekoslovakya da İsviçre’yi 3-2 yenerek yarı finalist oluyordu.
Mussolini de maçta
Turnuvanın en iyi futbol oynayan takımı Avusturya, ev sahibi İtalya ile Milano’da karşılaşıyordu. Yağan yağmurdan ötürü çamur deryasına dönüşmüş bir zemin vardı. Pas oyununun ustası Avusturya için gerçek bir kabustu bu. 4 yıl önce Arjantin’e büyük katkı sağlayan Monti, bu kez İtalya formasıyla Sindelar’a nefes aldırmıyordu. 19’uncu dakikada Arjantin asıllı sağ açık Guaita’nın golü, maçın belirleyicisi oluyordu.
Diğer yarı finalde Çekoslovakya ile Almanya oynuyordu. Maçın sürpriz bir konuğu vardı. İtalya’nın lideri Benito Mussolini. Çekler, turnuvanın gol kralı olacak Nejedly’nin 3 golüyle 3-1 kazanıyordu. Almanya’nın tesellisi üçüncülük maçındaki morali bozuk Avusturya’yı 3-2 yenmek oldu.
Boş kaleye atamadı!
İtalya’nın diğer şehirlerinin aksine nedense Roma’da Dünya Kupası’nda ilgi yüksek değildi. Koskoca final maçındaki bile tribünlerde boşluklar vardı. Sert İtalyanlar, Çekoslovakya önünde yıldırma taktiği uyguluyordu. İsveçli hakem Eklind’in Monti’ye olan hoşgörüsü tartışmalıydı. Kilitlenen maçı açma işi Çekler’e kaldı. 76’da karambolde Puc, takımını öne geçirdi. Çekler, kupaya çok yakındı. 81’de Orsi’nin müthiş şutu, Çekleri rüyadan uyandırdı. Orsi bir gün sonra aynı golü fotoğrafçılar için boş kaleye bile atamadı!
Burun kıvırdılar
İş uzatmaya kalmıştı. 95. dakikada, seke seke oynayan Meazza, topla sağ kanatta buluştu. Kimi kaynaklar Meazza’nın eliyle topu kontrol ettiğini yazıyor. Ya İtalyanları sevmeyenler uyduruyor ya da söylendiği gibi İsveçli hakem, maçtan önce Mussolini ile yemek yemiş! Neyse Meazza’nın ortası, Guaita’nın pası ve Schiavio’nun kaleciyi geçip yaptığı gol vuruşu.
İtalya sadece kupayı kazanmamıştı. Turnuvadan 1 milyon liret kar elde etmişlerdi. Pozzo mutlu ve gururluydu. Mussolini mutlu ve gururluydu. Ancak futbol otoriteleri, hakem yardımıyla kazanıldığını düşündükleri bu zafere burun kıvırıyordu.